Edward Cullen, Stephenie Meyer'in Alacakaranlık adlı roman serisindeki karakterlerden biridir. Alacakaranlık, Yeni Ay, Tutulma ve Şafak Vakti adlı romanlarda yer alır. Edward, romanda Bella'ya âşık olan ve onun güvenliğine her şeyden çok önem veren bir vampirdir. Serinin beşinci kitabı olan Geceyarısı Güneşi, tamamen Edward'ın bakış açısından anlatılmaktadır. Serinin ilk filmi olan Alacakaranlık'ta Edward Cullen rolünü, başarılı bir tiyatro oyuncusu olan, Harry Potter ve Ateş Kadehi filminde Cedric Diggory rolünde oynayan Robert Pattinson oynamaktadır.
Alacakaranlık’ta Edward, zihnini okuyamadığı ve kokusunun inanılmaz derecede çekici geldiği genç bir kız olan Bella Swan ile tanışır. Bella’ya ilgisini engelleyebilmek için çok uğraşır fakat onu koruma içgüdüsüyle bir kazada hayatını kurtardıktan sonra hislerine yenik düşer ve sonunda aşık olur. Edward bir vampir olduğunu Bella'ya açıklar ve 17 yaşında bir gencin vücuduna sahip olmasına rağmen aslında 20 Haziran 1901 tarihinde doğduğunu anlatır. Üvey babası Carlisle Cullen, Edward’ı 1918 yılında İspanyol gribinden ölmesini engellemiş ve bir vampire dönüştürmüştür. Vampirler arasında alışılmamış bir erdem geliştiren Carlisle bunu Edward’a da öğretmiştir, insanları yemek olarak kabul eden görüşe bazen karşı çıkmakta ve sadece insan ve hayvan kanı içerek normal insanlar arasındaki yaşamlarını sürdürmektedirler.
Fakat, Edward, Bella’yı sürekli kendisinden uzak durması konusunda uyarır ve kendisiyle birlikte olmaya devam etmesi halinde hayatını tehlikeye atıyor olduğunu söylemeye devam eder. Bella’nın aşkı ve hislerini dizginlemesi konusunda Edward’a duyduğu güven, avcı bir vampir olan James’in hedefi haline geldiğinde bile, bütün uyarıları göz ardı etmesine neden olur. Kendilerini “vejetaryen” vampirler olarak niteleyen (sadece hayvan kanıyla beslenmeye adanmış) Cullen ailesinden farklı olarak, James, insanları avlar ve Edward’ın Bella’ya karşı olan korumacı tavrı onu daha da kışkırtır ve artık Bella’nın kanını içene kadar da vazgeçmeyecektir. Ailesinin de yardımıyla, Edward, James’i etkisiz hale getirmeyi başarır fakat Bella’nın süreklilik arz edecek güvenliğinin sağlanması konusu halen sorun teşkil edecektir. Bella'yı korumaya çalışması, James'i daha da sinirlendirir ve Bella'nın küçükken gittiği bir bale salonunda Bella'yı yakalar ve kolundan bir ısırık almaya çalışır o sırada Edward gelir. Bella'yı kurtarmaya çalışır fakat geç kalmıştır. Edward tam James'i öldürürken Cullen ailesi gelir. Bu sırada Bella zehir nedeniyle can çekişmektedir. Carlisle Edward'a Bella'nın kanındaki zehri almasını söylemektedir. Edward başta her ne kadar karşı çıksa da bunu yapmak zorunda kalmaktadır. Edward Bella'nın kanındaki zehri aldıktan sonra Bella'nın kanına doyamayıp Bella'nın çok fazla kan kaybetmesine neden olur. Daha sonra Edward ve Carlisle Bella'yı hastaneye kaldırırlar. Bella iyileştikten sonra okul balosuna giderler. Orada Bella Edward'ın kendisini vampir yapması için baskı yapar, fakat Edward bunu kabul etmez. Ondan sonra diğer vampirlerle ilgili amansız mücadeleler başlar.
Yeni Ay’da, Alice, Bella'ya bir doğum günü partisi düzenler. Bella başta karşı çıksa da sonra kabul eder. Cullenlar'ın evine gider. Bella hediyesini açarken parmağını keser. Sonra Jasper’ın saldırısına maruz kalması üzerine Bella’nın güvenliği konusunda Edward’ın duyduğu korkular yoğunlaşmaya başlar. Bella’yı korumak adına, artık onu sevmediğini ve ailesi ile birlikte taşınacaklarını söyler ve Bella’yı terkeder. Fakat, Bella’dan ayrı yaşamak Edward’a oldukça kötü gelir ve sürdüreceği uzun ve anlamsız yaşamı düşünerek üzülür. Bella, jacob'ın arkadaşlarından gördüğü ve eğlence amaçlı uçurumdan atladığını gören Alice (kurtadamları göremediğinden Bella'nın Jacob tarafından sudan çıkarıldığını göremez) bunu Rosalie'e söyler ve Rosalie de bunu Edward'a söyleyince, Edward Bella'nın evini arar ve telefona Jacob çıkar, Jacop Edward'a Charlie'nin cenazede olduğunu (Bella'nın babası) söyler. Fakat Charlie Bella'nın değil, arkadaşı Harry'nin cenazesindedir. Edward bu sırada vicdan azabı çekmektedir. Edward bu vicdan azabıyla yaşayamayacağını düşünür ve bir grup İtalyan vampirden oluşan Volturi’den kendisini öldürmelerini ister. Bunu öğrenen Alice Bella’ya haber verir, birlikte İtalya’ya giderler ve Volturi’nin kendisini öldürmesini sağlamak için günışığına çıkmak üzere olan Edward’ı durdururlar. Bunu gören Volturi onları yanına çağırır.
Volturi, Bella'nın Edward'ın vampir gücüne karşı bir bağışıklığı olduğunu öğrenir. Kendisi de dokunarak düşünceleri okuyabilmektedir. Bella üzerinde denediğinde bir şey olmaz. Kız arkadaşı Jane'in de bunu denemesini ister. Jane'in gücü ise bakarak acı çektirmektir. Tam bunu deneyecekken Edward engellemeye kalkar. Jane ise gücünü Edward'da denemeye başlamıştır bile. Bunu gören Bella jane'e durmasını söyler. Jane dener ve bir şey olmaz. Volturi Bella'yı aralarına katmayı düşünür. Jane ise buna sinirlenmiştir. Edward tekrar onlara zarar vermeyi dener ve bu sefer bir başkası onu engeller. Edward'ı öldürmek üzereyken Bella onu değil kendisini öldürmelerini söyler. Bunun üzerine Volturi Bella'ya doğru yürür. Tam Bella'nın kanını emecekken bu kez Alice Volturi'yi durdurur ve Bella'nın da bir vampir olacağını, bunu zihninde gördüğünü söyler. Volturi bunu kabul eder ve onları yollar. Gitmeden önce Edward Bella’ya neden ayrıldığını anlatır ve özür diler. Bella kendisini tamamen affeder. Forks’a geri dönerler ve Edward hiç gitmemiş gibi yaşamlarına kaldıkları yerden devam ederler. Bir tek fark vardır, Bella Edward’ın yokluğunda güzel bir arkadaşlık ilişkisi kurduğu ve bir kurtadam olan Jacob Black ile bir bağ kurmuştur. Bella vampir olma konusunda Edward’ın ailesinin de desteğini alır. İlk başta bu duruma sinirlenen Edward, daha sonra kendisiyle evlenmeyi kabul etmesi şartıyla Bella’yı kendisinin vampire dönüştüreceği konusunda söz verir.
Bu eserde Bella tam olarak bir seçim yapmak zorundadır. Jacob'la olan arkadaşlığı mı yoksa Edward'a olan aşkı mı, ama Bella daha sonralarında Jacob'la aralarında olan derin bağın aşk olduğunu fark eder. Ama Jacob'a duyduğu aşk, Edward'a duyduğu şekilde tutkulu değildir. Bu yüzden bu aşk sadece Jacob ve Bella'yı incitmeye yetmiştir.
Bu arada James in sevgilisi Victoria Edward'dan intikam almak için yeni bir yeni doğan ordusu kurmaktadır. Edward'ın kız kardeşi bunu görüp anlatmıştır kurt adamlarda bu savaşa dahil olmuştur. Edward hariç ailenin diğer üyeleri yeni doğanlarla savaşacak Edward, Bella ve Jacob ise saklanacaklardır ama olay tahmin ettikleri gibi olmaz Victoria ve sevgilisi Riley onları bulmuştur. Victoria ve Riley tam Edward'ın sıkıştırmıştı ki Bella onların dikkatini dağıtmak için kolunu keser ve Edward onları yener
Bella için sadece aşk ve arkadaşlık değil; hayat ve ölüm konusunda da yapması gereken bir seçim vardır. Çünkü Victoria Bella'nın peşine düşmüştür. Eşe karşılık eşmantığı ile Bella ve Edward'dan intikamını alacaktır. Ama tekrar sadece tüm Cullen ailesi değil; kurt adamlar da seferber olmuşlardır. Ve Bella'nın hayatını çok geç olmadan kurtarmışlardır.
Bu olaydan önce Edward'ın ısrarıyla Bella ve Edward nişanlanmışlardır. Victoria ile işleri bittiğinde düğün için çoktan hazırlıklara başlanmıştır...
Düğünün haberini alan Jacob çok üzülür. Sürüyü ve hayatını geride bırakıp kaybolur. Eser Bella ve Jacob ilişkisi kopmuş halde biter.
Şafak Vakti’nin ana teması Bella ve Edward’ın evlenmeleridir. Bella balayında hamile kalır ve yarı insan yarı vampir, ceninin hızlı bir şekilde büyümesi Bella’nın sağlığını etkiler. Edward hayatını kurtarmak için kürtaj olma konusunda Bella'yı zorlamaya çalışır fakat Bella doğmamış çocuğu ile duygusal bir bağ kurmuştur bile ve çocuğunu doğurmak ister. Edward cenini Bella'ya zarar verdiği için sevemez ancak bir süre sonra Edward, bebeğin düşüncelerini duyar, bebeğin de Bella’yı sevdiğini anlar ve kendisi de sevgi duymaya başlar. Bella doğum sırasında ölmek üzeredir. Edward kızı doğduktan hemen sonra Bella’nın kalbine zehrini akıtmayı başarır, bütün yaralarını iyileştirir ve onu ölümsüz bir vampire dönüştürür.
Bella’nın acı veren dönüşümü sırasında Jacob, Renesmee adı verilen yarı insan yarı vampir bebeğe mühürlenir (aynı zamanda Jacob bebeğe Nessie ismini koymuştur, Renesmee ismi ona uzun geldiğinden). Irina isimli bir vampir Renesmee’yi ölümsüz bir vampir çocuğa benzetince – ki bu vampir dünyasında yasaklanmış bir durum- Volturi Cullen ailesini yok etmek için yola çıkar. Cullen'lar vampir arkadaşlarını toplarlar ve Renesmee'nin yarı insan olduğu konusunda tanıklık yapmalarını isterler. Bu sırada Alice, Volturi'leri şaşırtmak ve önceden tanıdığı, Renesmee'ye çok benzeyen bir yarı insan, yarı vampiri bulmak amacıyla evi terk eder. Sonra Edward, Bella ve ailesi Volturi’yi Renesmee’nin ölümsüz bir çocuk olmadığı ve varlıklarına karşı hiçbir tehlike arz etmediği konusunda ikna eder. Volturi gidince, Edward ve Bella kızları ile birlikte huzurlu bir şekilde yaşamlarına devam ederler...
Edward romanlarda Bella tarafından büyüleyici, kibar, kararlı ve oldukça inatçı olarak tasvir edilmektedir. Edward, Bella’ya karşı oldukça korumacı davranır ve onun güvenliğini, insanlığını ve sağlığını her şeyin önünde görür.
Edward, her şeyi oldukça detaylı inceleyen ve özellikle Bella’nın güvenliği tehlikeye girdiği durumlarda aşırı tepki gösterme eğilimi olan biridir. 20. yüzyılın başlarında bir insan olarak sürdürdüğü yaşamında kullandığı eski dili halen kullanır. Edward kendisini bir canavar olarak nitelendirir ve Bella’ya âşık olduktan sonra umutsuz bir şekilde vampir yerine insan olmuş olmayı arzular, ısrarla Bella'nın vampir olma isteğine karşı çıkar.
Alacakaranlık serisindeki tüm vampirler gibi, Edward da inanılmaz derecede yakışıklı ve çekici olarak tasvir edilir. Serideki tüm romanlarda Bella, Edward’ı bir Yunan tanrısı olan Adonis ile karşılaştırır. Edward’ın cildi “mermere benzer” – çok soluk ve buz gibidir, ayrıca güneş ışığında parlar. Yüz öznitelikleri, çıkık elmacık kemikleri, güçlü çene yapısı, düzgün ve dik burnu ve dolgun dudakları ile mükemmel ve simetrik olarak tasvir edilir. Saçları her zaman dağınık ve annesinden kendisine miras kalan bronz bir gölgeye sahiptir. Bir zamanlar yeşil olan gözleri sarımsı ışıltılar içeren kahverengi olarak tasvir edilir. Aç olduğu zamanlarda görüntüsünde değişiklikler olur, göz rengi koyulaşır ve göz altlarında mor halkalar oluşur. İnce fakat kaslı bir vücut yapısı vardır. Serinin 4 kitabı boyunca Bella, sevgilisi Edward'ın harika vücudunu anlatır.
Alacakaranlık serisinde yer alan tüm vampirler gibi Edward da insanüstü güzelliğe, güce, hıza, dayanıklılığa ve çevikliğe sahiptir. Kokusu ve sesi Bella için inanılmaz derecede çekicidir, öyle ki bazı zamanlarda fark etmeden Bella’nın nefesinin kesilmesine neden olur. Edward da aynen diğer vampirler gibi nefes almaya gerek duymaz fakat alışkanlıkla aksini tercih eder çünkü ancak bu sayede etraftaki kokuları algılayabilir. Normal yiyecekleri sindiremez. Diğer vampirler gibi Edward da uyumaz.
Bütün vampirlerin sahip olduğu özelliklerin yanında Edward sadece kendisine ait bazı özel güçleri vardır. Cullen ailesinin en hızlı hareket eden vampiridir. Belki de insanken sahip olduğu empati kurma yeteneği sayesinde etrafındaki insanların zihinlerini okuyabilmektedir. Bu gücünü ise sadece Bella üzerinde kullanamaz, Stephenie Meyer bu durumu Bella’nın da kendine ait bir yeteneği olması şeklinde yorumlamaktadır. Edward’ın geleneksel bir takım düşüncelere sahip bir kafa yapısı vardır, konuşmaları da 20. yüzyıl başlarında yaşamış insanların konuşmalarını andırır.
Orijinal kaynak: edward cullen. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page